Bu yazımızda birinci bebeğe karar vermek zor iken ikincisine nasıl karar verdiniz olayını inceliyoruz. Bir bebeğin hayatımıza girmesi ile başımıza gelecekleri belki de biraz olumsuz olarak ama sonuçta mutluluk veren bir olay olarak irdelemiştik. Bakalım hala çocuk sahibi olmak istiyor musunuz? :)
Bebek sahibi olmaya karar vermek çok zor bir iştir. Ne zaman hazır olur insan evlendikten sonra? Maddi anlamda buna hazır mıyız? Bu dünyaya çocuk getirilmez!!! Bu kadar evlatlık edinilebilecek çocuk varken neden çocuk yapalım!!! Kariyer mi bebek mi? vs. vs. bir sürü soru vardır aklında insanın. Hele bir de dışarıdan gelen "Ne zaman çocuk yapacaksınız?", "Hamile misin?", "Ne bekliyorsunuz?", "Hadi ama bak biz ikinciyi yaptık!!!" gibi sorular da işin içine girdiği zaman beyin çorbaya dönüşür.
Evet bir karar vermek gereklidir ve o bebek kucağınıza gelene kadar "Acaba hazır mıyım?" sorusu hiç aklınızdan çıkmaz. Kısaca bebek sahibi olma kararı aslında hazır olunup da alınacak bir karar değildir. Ha keza evlilik kararı da öyle değil midir? Asla hazır olunmaz ta ki evlenene kadar. Bizim karar sürecimiz olmadı ilk çocukta. Zaten evlenmeden bile aklımızda olan bir şeydi çocuk. Evimize eşya alırken bile bunu hep göz önünde bulundurduk.
Anne olmak daha zor bir süreçtir. Çünkü anne olmak demek artık aklınızın yarısına sahip olacak bir varlığa sahip olmak demektir. Kolay değildir artık uyku uyuyamayacaksınız ki bu benim için en zor şeydi ve hala da öyle. Bir canlının sorumluluğu üzerinizde olacaktır. Madde madde yazmak gerekirse bir bebeğe karşı sorumluluklar şu şekilde sıralanabilir:
Seviye 1:
- Bir bebeği ilk 3 ay iki saatte bir beslemelisiniz.
- Her beslenmeden sonra gazını çıkarmak gerekir.
- Günde ortalama 4-5 kez altını değiştirmeniz gerekir.
- Her gün belli saatlerde vitamin, demir gibi gerekli ilaçlarını vermelisiniz.
- Gün aşırı ya da sıcak günlerde her gün hatta bazen günde iki kez banyo yaptırmalısınız.
- Gece her uyanınca yanına gidip sakinleştirmek ya da o minik yatakta onunla onu sıkıştırmadan uyumak gerekir.
Seviye 2:
- Gün aşırı ya da her gün bir kez dışarıya çıkarmak gerekir.
- Çok yorgun bile olsan oyun oynamak şarttır.
- Sağlıklı şeyler almak ve pişirmek zorundasınız.
Seviye 3:
- Oyun oynaması için çeşitli oyuncaklar almak zorunda olmanızın yanı sıra o oyuncaklarla beraber de saatlerce sıkılmadan ilgi ile oynayabilmelisiniz.
Seviye 4:
- Çocuğunuzun diğer insanlarla olan sorunlarıyla da uğraşmalı ve düzeltmesine yardımcı olmalısınız.
- İyi ahlak ve güzel davranışlar için ilk örnek sizsiniz.
Seviye 5:
-Çocuğunuza güzel eğitim verecek bir kurum bulmanız gerekmektedir. (Güzel eğitimin kalitesi arttıkça mali olarak da cebinize yansımasından dolayı daha fazla çalışmak ve daha fazla para kazanmak zorundasınız.)
- Ve daha çocuğunuzun mizacına göre neler neler...
Kısacası "çocuk sahibi olmak demek kendi hayatınızın büyük bir bölümünü kapsayacak yeni bir hayat ya da hayatlara da sahip olmak" demektir. Bence çok güzel ve çok özel bir tanım oldu . Burada söylemek zorundayım "her türlü zorluğuna rağmen dünyada hiç birşeye değişmeyeceğiniz bir mutluluk" olarak da özetlenebilir çocuk sahibi olmak. İnanın çoğu gece kendi çocuğumun uyanmaları ve ağlamalarından dolayı ağzını kapatıp susturayım ya da gerçekten ağlamasına neden olacak fiziksel şiddeti uygulayayım yani canını acıtayım bile demişimdir içimden ama elbette ki asla yapmadım. Zaten sabah onun öpücüğü ile uyanmak insanın tüm sinirlerini gevşetiyor ve gece yaşananlar anında unutuluyor. Ta ki bir sonraki uyku sürecine kadar.
Evet artık bir çocuk sahibisiniz. Peki ikinci çocuğa nasıl karar verdim. Çoğu arkadaşım tek çocuk yaptı ve böyle kalacaklarını söylediler. Elbette durum değişir mi bilemiyorum ama şimdilik tek çocuklular. Bu kişilerin tek çocukta kalmaları için çok sayıda sebepleri var: Kimisi maddi imkanlardan dolayı diyor ki "ben çocuğumu XXX kolejinde okutacağım yıllığı XX bin lira tek çocuğa ancak gücüm yeter", kimisi eşler arasındaki sorunlardan dolayı başka bir çocuk istemiyor, kimisi bakacak kimsenin olmayışı ve çalıştıkları için tek çocukta kalmayı planlıyor, kimisi "tek çocukla hayatım karardı" diyerek ikinci bir çocuğu büyütecek psikolojiye sahip olmadıklarını söylüyor. Kimisi öyle kimisi böyle işte ama kararlar aynı tek çocuk. Gel gelelim benim düşünceme ki ben bu insanların hepsinin bencil olduğunu düşünüyorum.
Ben çok çok iyi kardeşlere sahip değilim ama kardeşlerimin olması bana hayatta yine de bir güven vermekte. Evet kardeşler bazen acımasız bazen bencil olabilirler birbirlerine karşı ama kardeşler işte. Bana göre hiç kimse onlardan daha iyi olamaz iyi olmasalar, görüşmeseler bile. Kardeşsizlik yalnızlıktır bu dünyada (tabi benim düşüncem). Telefonun ucunda bile olsa acını paylaşabileceğin sadece onlardır. Telefonu kapatamazlar işim var diyerek. Çünkü her iş onlardan sonra gelir. Kardeş şarttır yani manevi anlamda. Kardeş maddi anlamda da şarttır. Kimseden borç isteyemeyeceğin durumlar olur, istesende kullanamayacağın. Kardeşinden ilk istersin, böbrek istersin, kan istersin, can istersin bir tek o verebilir işte. Başkası verse de işe yaramaz. Yakın zamanda Allah kimseye yaşatmasın canım arkadaşımın babası lösemi oldu ve koca adama sadece kardeşinin iliği uygun çıktı. Kardeş candır işte yaş ne olursa olsun. Düğününde, ölümünde içinde aynı duyguları tam anlamıyla paylaşacağın tek kişidir kardeş. Bu nedenle bir insanı kendi beklenti ve çıkarları için yalnız bırakan ebeveynler benim gözümde bencildirler. Ben çocuğuma bunu yapmak istemedim ve kardeşi olsun istedim. Belki anlaşır belki anlaşamaz, belki beraber yaşayacak zaman, mekan ya da durumları bile olamaz ama ben üstüme düşeni yaptım gerisi Allah'ın takdiri işte.
Bir de doğru bilinen bana göre yanlış, hatalı bir sebep var çocuk yapmak için, bu da benim incelemem. Eşler arasında ilişki iyi gitmiyorsa ilişkiye renk katmak ve düzeltmek için çocuk yapanlar var. Bunu tek başına karar verip yapan ve yanılanlar da hep kadınlar. Ben bu örneğe sahip iki aile gördüm. Birinin çocuk sayısı üç oldu bile ama değişen birşey yok. Çocuk zaten hayata psikolojik anlamda ağırlık verir iken zaten bozuk olan psikolojiler düzelmiyor işte. Mutsuz çiftlerin yanında büyüyen mutsuz çocuklar oluyor ve evlenme düşüncesinden de uzaklaşıyor bu çocuklar. Bunu ne kendinize ne de onlara yapmayın.
Çocuğa karar vermek zor bir iştir. Artık eşinizle, ailenizle en çok da işinizle ilgili hayattan beklentileriniz karşılanmayacağı gibi siz de tüm bunların beklentilerini karşılayamayacaksınız. Hele hele yardım edecek kimseniz yok ise sinemaya, aylak aylak dolaşmaya, istediğiniz saatte uyuyup istediğiniz saatte uyanmaya, istediğiniz mekanlarda istediğiniz saatte yemek yemeğe, rahat rahat alışveriş yapmaya elveda deme vaktidir. İkinci bebek ile aralarında yaş farkı da az ise bunlar katmerlenecektir.
Benim özel tavsiyem; ya hiç ara vermeyin ya da birinci çocuk kendi başına yiyebiliyor ve tuvalet eğitimini tamamlamış olarak hatta kendi kendine uyuyabilecek kapasiteye gelince ikinciyi düşünün. Aksi takdirde anne olarak aşırı yıpranacaksınız.
Burada yazılanlar biraz araştırma, çoğu ise yaşamdan gözlediklerim ve dünya görüşüm. Kimse yazdıklarım için beni yargılamasın lütfen. Zaman olarak ise ne zaman ve kardeşler arasında ne kadar yaş olmalı sorularına gelince? Bunu başka bir yazıda değerlendirelim diyorum çünkü çocuk yapmaya karar vermek ayrı, zamanlaması ise apayrı bir konu işte...
Çocukları çok seven biri olarak çocuk sayısıyla ilgili düşüncem hep dört olmuştur. Niye öyle olduğunu çok düşünmedim ama kafamda hep dört çocuklu bir aileye sahip olmak vardı. Karımla evlilik öncesi konuşmalarımızda laf arası geçen "Ben dört çocuklu bir aile istiyorum" sözü ile gözümün önünde parlayan yıldızların yıldız olmadığını, karşımdaki insanın eşim olarak parıldadığını farkettim :)
Evlendik günler geçti derken Allah'a şükür oğlumuz aramıza katıldı. Üç kişilik ailemizde uykulu uykusuz yüksek sorumluluklu, sosyal engelli günler geçirirken nereden esti de ikinci çocuğa karar verdik.
Ben bu noktada açıklamayı karım kadar uzatmayı düşünmüyorum. Kısaca özetlemek gerekirse ilki çok hoşuma gitti, bünyem kaldırıyordu, e zaten hedef de belli :) yaş daha ilerlemeden ikinciye karar verdim diyebilirim. Hem siz isteyince ya da daha önce oldu diye olacak değil. Allah nasip etti de ikinci bebeğimiz, kızımız dünyaya geldi.
İkinci bebeğe karar verme kısmında maddi manevi birçok şey aklınıza takılabilir. Benden olumsuz bir görüş beklemeyin derim :) Çocuk rızkıyla gelir, çocuk evin neşesi ve bereketidir ve bunun gibi birçok atasözü, vecize ile görüşümü net belirtebilirim. Elbette çocuk başlı başına maddi manevi çok ciddi bir külfet ve sorumluluk. Geleceğe yönelik elinizdeki en kıymetli, en hassas, en değerli varlık. Bunların hepsini kabul ediyorum ama korkanlara ya da uzun süreli plan, proje, etüt yapanlara da anlam veremiyorum. Sonuçta zenginden fakire, güçlüden güçsüze, kısadan uzuna... herkesin annesi babası var. Onlar korkmadı (belki korktular ama sonuç ortada) siz niye korkacaksınız.
Uzun süreli etüt yapanlar da bilmeliler ki, dünyaya getirdiğiniz her ne kadar bebek olarak dünyadan haberdar olmasa da büyüdükçe farkındalığı artacak ve bağımsızlığa ilerleyen bir birey olacak. Kararlarını kendi verecek ve belki de verdiği kararlar sizin beklentiniz dışında olacak ya da sizin kararlarınızı tatbik edecek fakat istediğiniz sonucu alamayacaksınız. O nedenle bence o kadar uzun boylu etüt yapmaya gerek yok. Atalarımız ne güzel demiş "Çocuk doğmadan kaftan biçilmez"
Son olarak da ben çevremde yaşlı olup da tek çocuk ya da iki çocuk size yeter diyen kimse tanıyamadım. Ya benim tanıdığım yaşlılarda sorun var ya da yaşlanınca veya yaşlı tecrübesiyle çocuğa bakış açısı değişiyor.
Çocuğu olmayıp arabası olanlar için maddi bir benzetme yaparsam, çocuk aile için araba gibidir. Başlangıç masrafları hemen hemen aynı, sorumlulukları farklı diyebilirsiniz ama sevgileri de farklı. Belki aklınıza "çocuk büyüdükçe masrafları ve sorumlulukları artar" sözü gelebilir ama unutmayın arabanız eskidikçe değiştirmek için daha çok para, yenisini beğenip karar verene kadar daha çok zaman harcarsınız. Ya da maddi durumu iyi olanlar "hanıma da bir araba" düşüncesinde olabilirler.
İlk çocuk, ikinci üçüncü ne olursa olsun çocuk yapma kararını öncelikli olarak kendiniz için alın. Bir başkasının tavsiyesiyle, gelenekle görenekle, iş olsun diye bu kararı almayın. Dünyaya getireceğiniz o varlık başlangıçta sizin vereceğiniz herşeye (sevgiye, saygıya, yemeğe, disipline, gülmeye...) muhtaç. Zorlamayla bunları veremezsin, zorla verdikleriniz de yeterli gelmeyecektir. Bir ya da birden fazla çocuğunuz da olsa unutmayın ki;
Hanım kardeş konusuna da değinmiş. İleride aralarında ilişki ne olur bilemem ama kardeş atsan atılmaz satsan satılmaz bence çok değerli bir varlıktır. Ne kadar kötü çıksa da canındandır. İyiyseniz sizden iyisini bulamazsınız. Kötüyseniz sizden kötüsü de vardır. O nedenle kardeşin iyisi de kötüsü de iyidir. Allah her isteyene nasip etsin.
Ben ikinci bebek kararını da sonucunu da çok sevdim. Bence aklınızda varsa hiç uzun uzun düşünmeyin. Şimdi diyebilirsiniz ki sen babasın zaten babalara hava hoş. Sanmayın ki onlardan çok uzak bir noktada babalık görevini yürüyorum. Her daim bezin, banyonun, yemeklerin içindeyim :)
Anne olmak mı? hadi ordan!!!
Bebek sahibi olmaya karar vermek çok zor bir iştir. Ne zaman hazır olur insan evlendikten sonra? Maddi anlamda buna hazır mıyız? Bu dünyaya çocuk getirilmez!!! Bu kadar evlatlık edinilebilecek çocuk varken neden çocuk yapalım!!! Kariyer mi bebek mi? vs. vs. bir sürü soru vardır aklında insanın. Hele bir de dışarıdan gelen "Ne zaman çocuk yapacaksınız?", "Hamile misin?", "Ne bekliyorsunuz?", "Hadi ama bak biz ikinciyi yaptık!!!" gibi sorular da işin içine girdiği zaman beyin çorbaya dönüşür.
Evet bir karar vermek gereklidir ve o bebek kucağınıza gelene kadar "Acaba hazır mıyım?" sorusu hiç aklınızdan çıkmaz. Kısaca bebek sahibi olma kararı aslında hazır olunup da alınacak bir karar değildir. Ha keza evlilik kararı da öyle değil midir? Asla hazır olunmaz ta ki evlenene kadar. Bizim karar sürecimiz olmadı ilk çocukta. Zaten evlenmeden bile aklımızda olan bir şeydi çocuk. Evimize eşya alırken bile bunu hep göz önünde bulundurduk.
Anne olmak daha zor bir süreçtir. Çünkü anne olmak demek artık aklınızın yarısına sahip olacak bir varlığa sahip olmak demektir. Kolay değildir artık uyku uyuyamayacaksınız ki bu benim için en zor şeydi ve hala da öyle. Bir canlının sorumluluğu üzerinizde olacaktır. Madde madde yazmak gerekirse bir bebeğe karşı sorumluluklar şu şekilde sıralanabilir:
Seviye 1:
- Bir bebeği ilk 3 ay iki saatte bir beslemelisiniz.
- Her beslenmeden sonra gazını çıkarmak gerekir.
- Günde ortalama 4-5 kez altını değiştirmeniz gerekir.
- Her gün belli saatlerde vitamin, demir gibi gerekli ilaçlarını vermelisiniz.
- Gün aşırı ya da sıcak günlerde her gün hatta bazen günde iki kez banyo yaptırmalısınız.
- Gece her uyanınca yanına gidip sakinleştirmek ya da o minik yatakta onunla onu sıkıştırmadan uyumak gerekir.
Seviye 2:
- Gün aşırı ya da her gün bir kez dışarıya çıkarmak gerekir.
- Çok yorgun bile olsan oyun oynamak şarttır.
- Sağlıklı şeyler almak ve pişirmek zorundasınız.
Seviye 3:
- Oyun oynaması için çeşitli oyuncaklar almak zorunda olmanızın yanı sıra o oyuncaklarla beraber de saatlerce sıkılmadan ilgi ile oynayabilmelisiniz.
Seviye 4:
- Çocuğunuzun diğer insanlarla olan sorunlarıyla da uğraşmalı ve düzeltmesine yardımcı olmalısınız.
- İyi ahlak ve güzel davranışlar için ilk örnek sizsiniz.
Seviye 5:
-Çocuğunuza güzel eğitim verecek bir kurum bulmanız gerekmektedir. (Güzel eğitimin kalitesi arttıkça mali olarak da cebinize yansımasından dolayı daha fazla çalışmak ve daha fazla para kazanmak zorundasınız.)
- Ve daha çocuğunuzun mizacına göre neler neler...
Kısacası "çocuk sahibi olmak demek kendi hayatınızın büyük bir bölümünü kapsayacak yeni bir hayat ya da hayatlara da sahip olmak" demektir. Bence çok güzel ve çok özel bir tanım oldu . Burada söylemek zorundayım "her türlü zorluğuna rağmen dünyada hiç birşeye değişmeyeceğiniz bir mutluluk" olarak da özetlenebilir çocuk sahibi olmak. İnanın çoğu gece kendi çocuğumun uyanmaları ve ağlamalarından dolayı ağzını kapatıp susturayım ya da gerçekten ağlamasına neden olacak fiziksel şiddeti uygulayayım yani canını acıtayım bile demişimdir içimden ama elbette ki asla yapmadım. Zaten sabah onun öpücüğü ile uyanmak insanın tüm sinirlerini gevşetiyor ve gece yaşananlar anında unutuluyor. Ta ki bir sonraki uyku sürecine kadar.
Evet artık bir çocuk sahibisiniz. Peki ikinci çocuğa nasıl karar verdim. Çoğu arkadaşım tek çocuk yaptı ve böyle kalacaklarını söylediler. Elbette durum değişir mi bilemiyorum ama şimdilik tek çocuklular. Bu kişilerin tek çocukta kalmaları için çok sayıda sebepleri var: Kimisi maddi imkanlardan dolayı diyor ki "ben çocuğumu XXX kolejinde okutacağım yıllığı XX bin lira tek çocuğa ancak gücüm yeter", kimisi eşler arasındaki sorunlardan dolayı başka bir çocuk istemiyor, kimisi bakacak kimsenin olmayışı ve çalıştıkları için tek çocukta kalmayı planlıyor, kimisi "tek çocukla hayatım karardı" diyerek ikinci bir çocuğu büyütecek psikolojiye sahip olmadıklarını söylüyor. Kimisi öyle kimisi böyle işte ama kararlar aynı tek çocuk. Gel gelelim benim düşünceme ki ben bu insanların hepsinin bencil olduğunu düşünüyorum.
Ben çok çok iyi kardeşlere sahip değilim ama kardeşlerimin olması bana hayatta yine de bir güven vermekte. Evet kardeşler bazen acımasız bazen bencil olabilirler birbirlerine karşı ama kardeşler işte. Bana göre hiç kimse onlardan daha iyi olamaz iyi olmasalar, görüşmeseler bile. Kardeşsizlik yalnızlıktır bu dünyada (tabi benim düşüncem). Telefonun ucunda bile olsa acını paylaşabileceğin sadece onlardır. Telefonu kapatamazlar işim var diyerek. Çünkü her iş onlardan sonra gelir. Kardeş şarttır yani manevi anlamda. Kardeş maddi anlamda da şarttır. Kimseden borç isteyemeyeceğin durumlar olur, istesende kullanamayacağın. Kardeşinden ilk istersin, böbrek istersin, kan istersin, can istersin bir tek o verebilir işte. Başkası verse de işe yaramaz. Yakın zamanda Allah kimseye yaşatmasın canım arkadaşımın babası lösemi oldu ve koca adama sadece kardeşinin iliği uygun çıktı. Kardeş candır işte yaş ne olursa olsun. Düğününde, ölümünde içinde aynı duyguları tam anlamıyla paylaşacağın tek kişidir kardeş. Bu nedenle bir insanı kendi beklenti ve çıkarları için yalnız bırakan ebeveynler benim gözümde bencildirler. Ben çocuğuma bunu yapmak istemedim ve kardeşi olsun istedim. Belki anlaşır belki anlaşamaz, belki beraber yaşayacak zaman, mekan ya da durumları bile olamaz ama ben üstüme düşeni yaptım gerisi Allah'ın takdiri işte.
Bir de doğru bilinen bana göre yanlış, hatalı bir sebep var çocuk yapmak için, bu da benim incelemem. Eşler arasında ilişki iyi gitmiyorsa ilişkiye renk katmak ve düzeltmek için çocuk yapanlar var. Bunu tek başına karar verip yapan ve yanılanlar da hep kadınlar. Ben bu örneğe sahip iki aile gördüm. Birinin çocuk sayısı üç oldu bile ama değişen birşey yok. Çocuk zaten hayata psikolojik anlamda ağırlık verir iken zaten bozuk olan psikolojiler düzelmiyor işte. Mutsuz çiftlerin yanında büyüyen mutsuz çocuklar oluyor ve evlenme düşüncesinden de uzaklaşıyor bu çocuklar. Bunu ne kendinize ne de onlara yapmayın.
Çocuğa karar vermek zor bir iştir. Artık eşinizle, ailenizle en çok da işinizle ilgili hayattan beklentileriniz karşılanmayacağı gibi siz de tüm bunların beklentilerini karşılayamayacaksınız. Hele hele yardım edecek kimseniz yok ise sinemaya, aylak aylak dolaşmaya, istediğiniz saatte uyuyup istediğiniz saatte uyanmaya, istediğiniz mekanlarda istediğiniz saatte yemek yemeğe, rahat rahat alışveriş yapmaya elveda deme vaktidir. İkinci bebek ile aralarında yaş farkı da az ise bunlar katmerlenecektir.
Benim özel tavsiyem; ya hiç ara vermeyin ya da birinci çocuk kendi başına yiyebiliyor ve tuvalet eğitimini tamamlamış olarak hatta kendi kendine uyuyabilecek kapasiteye gelince ikinciyi düşünün. Aksi takdirde anne olarak aşırı yıpranacaksınız.
Burada yazılanlar biraz araştırma, çoğu ise yaşamdan gözlediklerim ve dünya görüşüm. Kimse yazdıklarım için beni yargılamasın lütfen. Zaman olarak ise ne zaman ve kardeşler arasında ne kadar yaş olmalı sorularına gelince? Bunu başka bir yazıda değerlendirelim diyorum çünkü çocuk yapmaya karar vermek ayrı, zamanlaması ise apayrı bir konu işte...
İki çocuk babası
Çocukları çok seven biri olarak çocuk sayısıyla ilgili düşüncem hep dört olmuştur. Niye öyle olduğunu çok düşünmedim ama kafamda hep dört çocuklu bir aileye sahip olmak vardı. Karımla evlilik öncesi konuşmalarımızda laf arası geçen "Ben dört çocuklu bir aile istiyorum" sözü ile gözümün önünde parlayan yıldızların yıldız olmadığını, karşımdaki insanın eşim olarak parıldadığını farkettim :)
Evlendik günler geçti derken Allah'a şükür oğlumuz aramıza katıldı. Üç kişilik ailemizde uykulu uykusuz yüksek sorumluluklu, sosyal engelli günler geçirirken nereden esti de ikinci çocuğa karar verdik.
Ben bu noktada açıklamayı karım kadar uzatmayı düşünmüyorum. Kısaca özetlemek gerekirse ilki çok hoşuma gitti, bünyem kaldırıyordu, e zaten hedef de belli :) yaş daha ilerlemeden ikinciye karar verdim diyebilirim. Hem siz isteyince ya da daha önce oldu diye olacak değil. Allah nasip etti de ikinci bebeğimiz, kızımız dünyaya geldi.
"Evlat kokusu cennet kokusudur"
Hz. Muhammed
İkinci bebeğe karar verme kısmında maddi manevi birçok şey aklınıza takılabilir. Benden olumsuz bir görüş beklemeyin derim :) Çocuk rızkıyla gelir, çocuk evin neşesi ve bereketidir ve bunun gibi birçok atasözü, vecize ile görüşümü net belirtebilirim. Elbette çocuk başlı başına maddi manevi çok ciddi bir külfet ve sorumluluk. Geleceğe yönelik elinizdeki en kıymetli, en hassas, en değerli varlık. Bunların hepsini kabul ediyorum ama korkanlara ya da uzun süreli plan, proje, etüt yapanlara da anlam veremiyorum. Sonuçta zenginden fakire, güçlüden güçsüze, kısadan uzuna... herkesin annesi babası var. Onlar korkmadı (belki korktular ama sonuç ortada) siz niye korkacaksınız.
Uzun süreli etüt yapanlar da bilmeliler ki, dünyaya getirdiğiniz her ne kadar bebek olarak dünyadan haberdar olmasa da büyüdükçe farkındalığı artacak ve bağımsızlığa ilerleyen bir birey olacak. Kararlarını kendi verecek ve belki de verdiği kararlar sizin beklentiniz dışında olacak ya da sizin kararlarınızı tatbik edecek fakat istediğiniz sonucu alamayacaksınız. O nedenle bence o kadar uzun boylu etüt yapmaya gerek yok. Atalarımız ne güzel demiş "Çocuk doğmadan kaftan biçilmez"
Son olarak da ben çevremde yaşlı olup da tek çocuk ya da iki çocuk size yeter diyen kimse tanıyamadım. Ya benim tanıdığım yaşlılarda sorun var ya da yaşlanınca veya yaşlı tecrübesiyle çocuğa bakış açısı değişiyor.
Çocuğu olmayıp arabası olanlar için maddi bir benzetme yaparsam, çocuk aile için araba gibidir. Başlangıç masrafları hemen hemen aynı, sorumlulukları farklı diyebilirsiniz ama sevgileri de farklı. Belki aklınıza "çocuk büyüdükçe masrafları ve sorumlulukları artar" sözü gelebilir ama unutmayın arabanız eskidikçe değiştirmek için daha çok para, yenisini beğenip karar verene kadar daha çok zaman harcarsınız. Ya da maddi durumu iyi olanlar "hanıma da bir araba" düşüncesinde olabilirler.
İlk çocuk, ikinci üçüncü ne olursa olsun çocuk yapma kararını öncelikli olarak kendiniz için alın. Bir başkasının tavsiyesiyle, gelenekle görenekle, iş olsun diye bu kararı almayın. Dünyaya getireceğiniz o varlık başlangıçta sizin vereceğiniz herşeye (sevgiye, saygıya, yemeğe, disipline, gülmeye...) muhtaç. Zorlamayla bunları veremezsin, zorla verdikleriniz de yeterli gelmeyecektir. Bir ya da birden fazla çocuğunuz da olsa unutmayın ki;
"Hiç bir anne baba evlâdına iyi bir eğitimden,
iyi bir ahlâktan daha değerli miras bırakamaz"
iyi bir ahlâktan daha değerli miras bırakamaz"
Hz. Muhammed
Hanım kardeş konusuna da değinmiş. İleride aralarında ilişki ne olur bilemem ama kardeş atsan atılmaz satsan satılmaz bence çok değerli bir varlıktır. Ne kadar kötü çıksa da canındandır. İyiyseniz sizden iyisini bulamazsınız. Kötüyseniz sizden kötüsü de vardır. O nedenle kardeşin iyisi de kötüsü de iyidir. Allah her isteyene nasip etsin.
Ben ikinci bebek kararını da sonucunu da çok sevdim. Bence aklınızda varsa hiç uzun uzun düşünmeyin. Şimdi diyebilirsiniz ki sen babasın zaten babalara hava hoş. Sanmayın ki onlardan çok uzak bir noktada babalık görevini yürüyorum. Her daim bezin, banyonun, yemeklerin içindeyim :)