2 Ekim 2018 Salı

Öğretmenlik Hani Kutsal Meslekti ????

Öğretmenlik

Öğretmenlik ve doktorluk hayatımızda kutsal meslekler olarak duyduğumuz ve buna inandığımız şeyler. Neden kutsal meslekler peki? Burada öğretmenlikten bahsedeceğim diğer bir yazımda da sadece doktorluktan bahsedeceğim.

Öğretmenlik Kutsal meslektir. Çünkü...

Öğretmenler insanın ailesi dışında ilk karşılaştığı hayatı insana tanıtan, öğreten ve hayatına yön veren insanlardır. O nedenle sadece kutsal meslek değil en kutsal meslek olarak da tanımlanmaktadır. İslamda bile o kadar güzel bir örnek var ki öğretmekle ilgili insan daha ne desin diyebilirim bu kıssadan sonra. Olay şu şekilde Hz. Peygamber Bedir savaşından sonra her bir esir 10 kişiye okuma yazma öğretir ise serbest kalacaktır demiştir. Zaten okumayı küçümseyenler için de ilk kuran emrinin "oku" olmasını hatırlatmaya gerek bile duymuyorum. Bu nedenle öğretmek, bir insanın öğrenmesine liderlik etmek kutsallık değil de nedir.

Elbette her meslek kutsaldır, her meslekte vatana millete hizmet söz konusudur. Öğretmenin işlediği şey insan olduğu için ve insan yetiştirmek de dünyanın en zor işi olduğu için bu mesleğin kutsallığını ve büyüklüğünü tartışmaya kesinlikle gerek yok. Fakat ben son yıllarda şunu farkettim: Öğretmenler bunun farkında değil ve veliler o el bebek gül bebek yetiştirmeye çalıştıkları canları kime emanet ettiğinin farkında değil. 

Aileler çocuklarına ilk doğdukları andan itibaren bir çok şey öğretirler ancak hayata tam anlamıyla hazırlanmaları sürecinde öğretmenlerden çok büyük destek görürler. Hatta öğretmen lider konumuna gelir aile yardımcı çoğu zaman. 

Eskiden Öğretmenlik

Eskilerden; 80'lerden ve 90'lardan bahsetmek istiyorum. İlkokul öğretmeni saygı gösterilecek yegane insandı. Sadece öğrenci değil veli de böyle düşünür ve uygulardı. Zaten çocuk ebeveynlerinden öğrenir saygı göstermeyi, öyle değil mi? Hem korkulurdu hem de öğretmene mahcup olmamak için gayret gösterilirdi. Öğretmen okumayı yazmayı değil, nasıl el yıkanması, diş fırçalanması, banyo yapılması, tuvaletin nasıl kullanılması gerektiği gibi bilgileri dahi öğreten, pekiştirten kişi idi. Anne yarısı gibiydi. İlk okuldan mezun olunca nitelikli bir insan olurdunuz. Orta okul öğretmenleri daha mesafeli ama daha çok bilim öğreten insanlardı. Lise öğretmenleri artık laboratuvar ortamlarında size birşeyler öğretebilmek hayatınıza yön vermek ama insan olmanın daha önemli olduğunu vurgulayan kişilerdi. Yaşantıları, giyimleri ve davranışları ile tüm öğrencilere bu öğretmen gibi olmak istiyorum dedirten kişilerdi. Kesinlikle özel hayatınıza bile müdahil olup sizin dertlerinizi dinleyecek, çare bulmanıza yardımcı olacak kişilerdi. 

Günümüzde Öğretmenlik

Öğretmen deyince aklıma ilk gelen şey maaşlarının azlığı ve bolca ağlamaları. Öğretmenler devamlı olarak maaşlarının azlığından yakınıyorlar ama hiçbir öğretmen 2,5 ay hiç çalışmadığını, haftada çoğu gününün boş olduğunu ya da haftanın ya öğlene kadarki bölümünün ya da öğleden sonraki bölümünün boş olduğunu söylemiyor. Çoğu öğretmen saygı görmüyor, çünkü öğrenciyle arkadaş olmaya çalışmak gibi bir durumun içine düşüyorlar. Öğrenci de karşısında otorite görmeyince öğretmeni gözünde değersizleştiriyor. Öğretmen hakkında öğrenci o kadar çok şey biliyor ki bu şaşırtıcı. Öğretmenini mayolu, pijamalı, sevgilisi ya da eşi ile sarmaş dolaş, çocuklarıyla oynarken düştüğü komik durumlarla görüp gözlemleyebiliyor. Sosyal medya arkadaşlığının yol açtığı bu saçma durum karşısında söylenecek pek bir söz yok. Öğretmen kimliğini unutmuş durumda. Kapısından çokça geçtiğim bir kız meslek lisesinde öğretmenleri ile özellikle de erkek öğretmenleri ile sanki sokakta oynadığı arkadaşı gibi dalga geçen, şakalaşan öğrenciler gördüm, öğretmen de gülüyor, laf atıyor ya da karşılık veriyor. Bu  tarz bir yakınlığı açıkcası ben hoş görmedim. Öğretmenliğin kutsallığından da uzak gördüm. 

Başka bir anlatacağım nokta da bugün şahit olduğum bir durum iki farklı okulu ziyarette bulunmam gerekti. Müdür ve müdür yardımcıları ile görüşmeliydim. Okula gittiğimde görevli kişilerin mesai saatinde henüz gelmemiş olduklarını gördüm. Ki bir tanesi için "O 10.30 da gelir." gibi bir cümle bile kuruldu. Ve istisnasız herkes küçük gruplar halinde toplanmış kahvaltı yapıyordu. Kimse bilimsel araştırma yapsın demiyorum ama hiç mi işiniz yok bu kadar kişi diyor insan. Ayrıca gözüme çarpan ve "bu da ne ya" dediğim bir durumda şu idi: Nöbetçi öğrenci çay servisi yapıyor. Bunu ben hiç uygun bulmadım. Hem o kızımız için hem de öğretmen öğrenci ilişkisinde herkesin yerini bilmesi açısından. 

Bir de öğretmenler artık öğretmiyor, bu sistemsel elbette onların da çoğu artık bilmiyorki öğretsinler ama bir öğretmenden "O girdiği kapıdan çıkar, ben dersi anlatır çıkarım beni ilgilendirmez." gibi bir söz duymuştum. Öğretmenliğin kutsal kısmını nasıl da silip atmıştı hayatından bu kişi.

Bu devamlı ağlayan öğretmenlerimiz maalesef vicdanlarının sesini susturmuş sadece ek ders ücreti hesaplaya dursunlar. Velilerimiz de çocuklarının neden böyle davrandığını düşüne dursun. Milli Eğitim Bakanlığı ise seneye hangi sınavın adını değiştirmek için bir grup görevlendirsin. Sistem baştan bozulmuş Allah yardımcımız olsun...

(Bu biraz anne gözünden bir yazı oldu, sabah böyle bir yazı yazmayı düşünmemiştim ama sistemin yaptığı hatayı düzeltmek için okula gittiğimde öğretmenimizin de her zamanki gibi gelmediğini gördüm. Buna artık bir dur demek isterken zaten kimi kime şikayet edeyim konumuna geldim. Allah tüm duyarlı velilere ve görevini hakkıyla yapıp bu tarz öğretmenlerle çalışmak zorunda olan tüm öğretmenlere  sabır versin.)
 
Copyright © . Anne ve Baba Gözünden Bebek Gelişimi - Posts · Comments